Şaşırtıcı bir şekilde laktik asit vücutta, yalnızca spor yaparken birikme eğilimi gösterir. Ayrıca bazıları bu durumun oldukça tehlikeli olduğunu söylerken bazıları bunun tam tersini iddia eder.
Gelin, laktik aside dair tüm bilinmeyenleri cevaplayalım.
Öncelikle kısaca laktik asidin ne olduğuna değinelim.
Laktik asit, diğer birçok organik molekül gibi hidrojen, oksijen ve karbon atomlarından oluşan bir moleküldür. Yani bir asittir. Suya bir proton (H+iyonu) bağışlayarak çevresinin pH’ını değiştirir.
Ayrıca yiyecekleri fermente eden bakteriler ve mikroplar, laktik asit oluşturmaktan da sorumludur. Bu mikroplar, oksijen eksikliği meydana geldiğinde fermente olurlar yani anaerobiktirler.
Fakat insanlar ve dolayısıyla kaslarımız, elbette anaerobik mikroplar değildir. Bizler oksijen solur ve karbondioksit veririz. Peki o zaman laktik asit kaslarımıza nasıl ulaşır?
Örneğin koşu esnasında kaslar, bu yoğun aktiviteye uzun süre ayak uydurmak için yeterli oksijene sahip değildir.
Fakat kondisyon için vücudun enerjiye ihtiyacı vardır. Bu sebeple kas hücreleri, acil durum sinyali vererek laktik asit üretmeye başlar. Ayrıca oksijen yetersizliğinde mitokondrinin enerji üretim hattı yavaşlar ve aktif olarak çalışan kaslara, yakıt sağlayacak kadar yeterli ATP üretemez.
Yani hücre pirüvat isimli kimyasal bileşiği mitokondriye göndermek yerine, laktik aside dönüştürür. Bu dönüşüm de doğrudan ATP oluşturmaz fakat glikolizin devam etmesine izin verir. Böylece ATP üretilmeye başlanmış olur.
Daha anlaşılır bir şekilde ifade edecek olursak, uzun süre egzersiz yapıldığında kaslar, oksijen eksikliği yaşamaya devam eder ve bu sebeple daha fazla laktik asit üretmeye devam eder.
Bu hızlı ve kolay enerji şekli, kasların pompalanmasını sağlar fakat aynı zamanda kaslarda, laktik asit birikmesine sebep olur. Fakat bu asit, kasın normal pH’ını bozabilen bir asittir.
Ayrıca uzmanların bir kısmı ise bu asit birikmesinin vücudu bir hayli olumsuz etkilediğini söylerken bir kısmı ise bu durumda bir problem görmediğini belirtir.