İngiltere’de strateji yetersiz kaldı: Kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddet salgına dönüştü

Birleşik Krallık’ta kadına yönelik şiddetle mücadelede büyük açıklar var. Yeni denetim raporu, hükümetin 2021’de yürürlüğe koyduğu stratejinin yetersiz kaldığını ve şiddetin endişe verici şekilde arttığını ortaya koydu.

“CİDDİ VE BÜYÜYEN BİR SORUN”

Raporda, kadına yönelik şiddetin yalnızca bireysel değil, toplumsal bir kriz olduğu vurgulanırken, bu sorunun sosyal, fiziksel, ruhsal ve ekonomik etkileri üzerine daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiğine dikkat çekildi.

Yetkililer, 2022-2023 yılları arasında kadına yönelik şiddetin, polise bildirilen tüm suçların yüzde 20’sini oluşturduğunu belirtti.

HÜKÜMETİN KOORDİNASYON EKSİKLİĞİ ELEŞTİRİLDİ

Rapor, İçişleri Bakanlığı’nın bu konuda öncü bir rol üstlenmesine rağmen, hükümetin genel olarak dağınık bir strateji izlediğini ortaya koydu.

Kamu Hesapları Komitesi Başkanı Sir Geoffrey Clifton-Brown, “Hükümetin kadına yönelik şiddetle mücadeledeki parçalı yaklaşımı, mağdurlar için olumlu bir sonuç doğurmadı” ifadelerini kullandı.

POLİS KAYITLARI VE ARTAN SUÇ ORANLARI

2023-2024 yılları arasında cinsel saldırıya maruz kalanların oranı yüzde 3,4’ten yüzde 4,3’e yükseldi. Aile içi şiddet oranlarında küçük bir düşüş yaşansa da, polise bildirilen tecavüz ve cinsel saldırı vakalarının 34 binden 123 bine çıktığı vurgulandı.

Yetkililer, bu artışın kısmen kayıt sistemlerindeki iyileştirmelerden kaynaklandığını belirtirken, şiddet vakalarının hala yüksek seviyede seyrettiğine dikkat çekti.

YENİ HÜKÜMETTEN BÜYÜK VAAT

Yeni iktidara gelen Keir Starmer hükümeti, kadına yönelik şiddet vakalarını on yıl içinde yarıya indirme sözü verdi. Ancak uzmanlar, bu hedefin tüm devlet kurumlarının kararlı ve koordineli bir politika yürütmemesi halinde gerçekçi olmadığını belirtiyor.

Raporda, mevcut politikalarda köklü bir değişime gidilmesi gerektiği vurgulanırken, hükümetin yeni stratejisinin ilkbaharda açıklanması beklendiği ifade edildi.

Uzmanlar, sadece cezai tedbirlerin yeterli olmayacağını, aynı zamanda şiddeti önleyici mekanizmaların güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.