Araştırma: Stonehenge’in ‘kaynağı’ 100 yıl sonra değişti
Becky Ferreira
Uzmanlar, İngiltere’de yer alan ikonik Neolitik alanın esrarengiz kökenine ilişkin daha çok soruyu gündeme taşıdı. Araştırmacılara bakılırsa, Stonehenge’in ‘Altar Stone’ [Sunak Taşı] diye bilinen en önemli monolitlerinden biri, büyük ihtimalle 100 yıl önce İngiltere’nin önerilenden çok daha farklı bir bölgesinden getirildi. ‘80 numaralı Taş’ diye de bilinen Sunak Taşı, İngiltere’nin Wiltshire şehrinde binlerce yıldan beridir bir ayin ve tören alanı olarak kullanılan 5 bin yaşındaki esrarengiz bir anıt olan Stonehenge’in iç çemberini meydana getiren ‘mavi taşlardan’ en büyüğü. Yaklaşık 5 metre uzunluğa sahip olan Sunak Taşı, temel amacı bilinmemekle beraber, yerde yatar bir halde duruyor ve bu duruş ona bir sunak görünümü veriyor.
YÜZ YILLIK GÖRÜŞ TEDAVÜLDEN KALKTI
Araştırmacılar, bir önceki yüzyıl boyunca Sunak Taşı’nın da Stonehenge’in öteki mavi taşlarının kaynağı olan batı Galler’deki Mynydd Preseli bölgesinde bulunan ‘Antik Kırmızı Kumtaşı’ havzasından getirildiğini kabul etti. Bu kaynak hikâyesinin izi, jeolog Herbert Henry Thomas tarafından 1923 yılında yayınlanan ve mavi taşların Galler’den Stonehenge bölgesine kadar 225 km boyunca çekildiğini ileri süren etkileyici bir araştırmaya dek sürülebilir.
Ve şimdi, Galler’de bulunan Aberystwyth Üniversitesi’nde bir jeolog olan Richard Bevins öncülüğündeki bir araştırma ekibi, Sunak Taşı’nın Galler’deki taş yataklarıyla uyuşmadığına ilişkin yeni deliller sunarak, taşın kabul gören köken hikayesine dair şüphe yarattı. Bevins ve meslektaşları, bu doğrultuda “Sunak Taşı’nın Galler’den gelen mavi taşlarla ‘bir arada bulunmaması’ gerekip gerekmediğini sorguluyor. Bu, onları “Sunak Taşı’nın kaynağına dair araştırmaları kuzey Britanya’ya genişletmeleri” için teşvik eden bir bulgu.
Bevins, Motherboard dergisine e-posta üzerinden verdiği demeçte, “Araştırmaya, Thomas’ın (1923 tarihli ufuk açıcı makalesinde) batı Galler’deki Sunak Taşı’nın muhtemel kaynağı olarak önerdiği Antik Kırmızı Kumtaşı tepelerindeki kayaları inceleyerek başladık” dedi: “Thomas, mavi taşların tamamının Mynydd Preseli ve etrafındaki sınırlı bir bölgeden getirilmiş olmasını ister gibi görünüyordu.”
“Bu öğeleri süratli biçimde eledik ve dolayısıyla güney Galler, Galler Sınır Bölgeleri, Somerset ve Batı Midlands’da yer alan bu bölgelerden uzaklaştık. Hiçbir eşleşme bulamamamız, fikirlerimizi gözden geçirmemize neden oldu” diye ekledi.
İNCELEMELER FARKLI BİR BÖLGEYİ İŞARET EDİYOR
Bevins ile araştırmanın ortak yazarı ve University College London’da arkeolog olan Rob Ixer, Sunak Taşı’nın kaynağını araştırmaya ilk olarak 2009 yılında, Salisbury Müzesi’nde korunan örnekleri inceleyerek başladılar. Bu araştırma, otomatik taramalı elektron mikroskobu (SEM-EDS), ‘U-Pb zirkon yaş tayini’ ve ‘taşınabilir X-ışını floresan (pXRF) analizi’ gibi karmaşık analitik teknikler aracılığıyla, Stonehenge’deki mavi taşların mineral yapısını, petrolojisini ve jeokimyasını belirlemek amacını güden kapsamlı bir çabaya dönüştü.
Ulaşılan sonuçlar, Sunak Taşı’nın, çok daha yüksek bir baryum elementi yoğunluğu da dahil olmak üzere, öteki mavi taşlardan nispeten farklı bir bileşim içerdiğini açığa çıkardı. Araştırma ekibinin makalesinde, keşfin “Ufkumuzu hem coğrafi hem de stratigrafik bağlamda kuzey İngiltere’ye doğru genişletmenin ve yanı sıra daha genç yaştaki kıtasal kumtaşlarını düşünme zamanının geldiğini” düşündürdüğü belirtildi.
Bevins verdiği demeçte, “Thomas, Sunak Taşı’nı öteki bölge dışı taşlarla gruplandırarak onlara ‘Mavi Taşlar’ adını verdi. Buna karşın, Sunak Taşı boyut, ağırlık ve kaya türü bakımından uyumsuz ve Sunak Taşı’nın Stonehenge’e hangi tarihte ulaşmış olabileceğine ilişkin bir kanıt mevcut değil. Bununla birlikte, mavi taşların M.Ö. 2950 civarında inşaatın ilk aşaması esnasında getirildiği düşünülüyor” dedi ve şöyle devam etti:
“Sunak Taşı sonradan getirilmiş olabilir ve şayet durum buysa, Galler dışında bir bölgeden ve büyük ihtimalle farklı insanlarca getirilmiş olabilir” diye ekledi. “Bu, ufuk açıcı bir fikirdi ve Sunak Taşı’nı Galler’den getirilen mavi taşlardan ‘ayırmamıza’ yardım ederek ‘ufku genişletme’ kararımızın önünü açtı.”
Gerçekten de bu heyecan verici keşif, Sunak Taşı’nın gerçek kökenini hedefleyen bir tür jeolojik hazine avına neden oldu. Bevins ve meslektaşları, taşın yapısına bakarak, İskoçya’daki Midland Vadisi ile Orcadian Havzalarında bulunan Antik Kırmızı Kumtaşı yataklarından ya da kuzey İngiltere’deki Permiyen-Triyas dönemlerine, yaklaşık 250 milyon yıl öncesine tarihlenen tortu katmanlarından elde edilmiş olabileceğini düşünüyor.
YENİ ARAŞTIRMALAR YAPILMASI GEREKİYOR
Bevins, “Başta kuzey İngiltere ve İskoçya olmak üzere, en ilgi çekici bölgeler makalede paylaşıldı; öte yandan, bu alanlarda saha çalışması programımızı geliştirmemiz gerek” dedi: “Arkeolojik meslektaşlarımızın rehberliğinde, Neolitik faaliyetler barındırdığı bilinen bölgelere odaklanacağız.”
Stonehenge, hâlihazırda Neolitik yapılar arasında aykırı bir örnek olarak kabul ediliyor; zira oradaki mavi taşlar Galler’den ithal edilmişken bu döneme ait öteki kaya anıtlarının büyük kısmı yerel taşlardan inşa edilmiştir. Bevins ve meslektaşları, makalelerinde, “Mavi taşların, temelde, dünyanın herhangi bir yerinde bulunan kaynaktan alınarak anıt şantiyesine taşındığı bilinen en uzun ulaşım mesafelerinden birinin örneği olduğunu” belirtiyor.
Netice itibariyle, araştırmacılar, Sunak Taşı’nın birkaç yüz km kuzeyden getirilmiş olabilecek eşlikçi mavi taşlardan bile daha uzak bir bölgeden gelmiş olabileceğini ileri sürdüler. Bevins ve ekip arkadaşları, bu özel anıtın olası kaynağını kesin biçimde tespit edebilirse, Sunak Taşı’nın amacı, Stonehenge’in yapımına dair tarihsel çizelge ve tüm dünyanın tanıdığı yapıyı inşa eden insanların hayatlarına ilişkin yeni bilgileri açığa çıkarabilir.
Bevins, “Neolitik Çağ’da yaşayan insanların hareketleri ve etkileşimleri üzerinde büyük etkilere sahip olabilir; öte yandan, bu, arkeoloji alanında çalışan meslektaşlarımızın üzerinde fikirlerini paylaşacağı bir alan” dedi. Ekip, makalesinde şöyle yazdı: “Kuzey Britanya Adaları’nda yaşayan Neolitik topluluklar (ya da onların ‘kültürleri’) ile Neolitik Wessex ve Stonehenge arasında bağlantılar olduğunu zaten biliyoruz. Bu uzun mesafeli bağlantı, 2. aşama inşaat sürecinde (M.Ö. 2500 dolaylarında) kuruldu; dolayısıyla, Sunak Taşı bu dönemde, mavi taşların dikilmesinden çok daha sonra getirilmiş olabilir mi? Sunak Taşı’nın Stonehenge’e ne zaman getirildiğini bulmaya çalışırken bu bağlantıların zamanlamasının daha fazla araştırılması gerekiyor. Bu hususlar, araştırmalarımızın bir sonraki aşaması için bilgiler sağlayacaktır.”
Yazının orijinali Vice sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)